MAIN PAGE
CNC VIDEOLARI
KURULUŞLAR
OTOMOTİV
=> teknik 1
=> teknik 2
=> taşıtlarda ses ve titreşimler
=> motor termodinamiği
=> süspansiyon sistemi
=> yön kontrol sistemleri
=> fren sistemleri
=> kavramalar
=> diferansiyel sistemi
=> CVT Teknolojisi
=> F1 araçları
=> spoyler
=> hava yastıkları
kaynak yöntemleri
TORNALAMA
[[[ LEPLEME ]]]
İŞ ETÜDÜ ÖDEVİ
iş etüdü ödevi (( 59. ve 60. sayfalar ))
İSTATİSTİK ÖDEVİM
İSTATİSTİK ÖDEVİM 2
howstuffworks auto
benimsayfam.com
alimalkoc.com
alimalkoc.ogu.edu.tr
alimalkoc.tr.gg
Ziyaretçi defteri
 

teknik 2

MOTORUN YAĞLAMA SİSTEMİ

Yağ pompası kartelden (resimde alttaki içi siyaha boyalı kısım) yağı çeker ve filtreden geçirip krankın içindeki yağ kanallarından yataklarıda yağlayarak iteceklerde, supaplarda, piston ve segmanlarda yağlama sağlayarak tekrar kartele dönerek bir turu tamamlamış olur.
PİSTONLAR, SEGMANLAR VE PİMLER

Piston yakıttaki potansiyel enerjiyi krankı çeviren kinetik enerji haline getirir. Piston motor silindirinde aşağı yukarı hareket eden silindir şeklinde içi oyuk bir parçadır. Etrafında (yukardaki animasyondada gördüğünüz gibi) segmanların bulunduğu kanalllar vardır. Pistonlar silindire kolayca girecek şekilde tasarlanmıştır. Bu sıkı ve tam geçmeyi segmanlar sağlarlar.

Pistona işini yapması için 4 hareket gereklidir (ikisi yukarı ikisi aşağı). Birincisi emme hareketidir. Bu aşağı doğru bir hareket olup silindiri yakıt ve hava karışımı ile doldurur. İkincisi yukarı doğru olup karışımı sıkıştırmaya yarar. Piston silindirin içinde gelebileceği maksimum yüksekliğe gelmeden bujiler kıvılcımla yakıtı ateşler. Bu pistonun üçüncü hareketini aşağı doğru yapmasına sebep olur. Üçüncüye yanma hareketide denir. Dördüncü vede egzos hareketinde yanmış gazlar egzos sistemi ile dışarı atılır.

Pimler pistonu piston kollarına bağlar. Piston kolu pistonun içindeki oyuktan yukarı doğru gelir. Her iki taraftaki ve piston kolunun üzerindeki deliklere oturan pimler aradaki bağlantıyı sağlar.

Pistonlar hafif ve ısıyı iyi geçirdidkleri için aluminyumdan yapılmıştır. Pistonların çeşitli fonksiyonları vardır. Öncelikle patlamanın sağladığı kuvveti kranka aktarırlar, böylece krankın dönmesi sağlanmış olur. Pistonlar ayrıca hareketli bir sıkıştırıcı vazifesi görürken patlamayı silindirin içinde tutarlar. Ayrıca piston kolunun küçük kenarı için rulman gibi çalışır. En zor iş ise patlamadan doğan ısıdan kurtulup başka yere gitmesini sağlamaktır.

Pistonun başı yada tacı (animasyonda yukarı bakan yüzey) patlayıcı kuvvetle karşı karşıya kalan kısımdır. Düz, içbükey, dışbükey yada turbulansı ilerletmek üzere veya patlamayı kontrol için herhangi bir şekilde olabilir.
EGZANTRİK KAYIŞI / ZİNCİRİ

Otomobil motoru metal bir egzantrik zinciri veya esnek kanallı bir kayış (triger kayışı) ile egzantrik miline bağlanır. Bu zincir veya kayışla süpapların açılış ve kapanışı "zamanlanır". Egzantrik mili krankın her iki dönüşünde bir kere döner.
SİLİNDİR KAPAĞI

Silindir kapağı motorun silindirleri örten metal parçasıdır. Motor bloğunun üstüne cıvata ile bağlanır, yanma odalarını, su kanallarını ve supapları (OHV Motorlarda) bulundurur. Silindir kapak contası kapak-blok bağlantısındaki kanalların ve silindirlerin yağ ve su sızdırmamasına yarar.
İTİCİ ÇUBUKLAR

İtici çubuklar egzantrik milinden aldığı hareketi piyanolara verir. İçlerinden pompalanan yağ supapları ve piyanoları yağlar.
VOLANT DİŞLİSİ

Volant dişlisi kranka bağlı büyükçe bir dişlidir, aynı zamanda debriyajın bir yüzünüde oluşturur.
KRANK

Krank, pistonların karşılıklı hareketini bir eksen etrafında dönen harekete çevirir. Aynı bir bisikletin pedalları gibi. Krank genelde çelik döküm veya demirden yapılmıştır. Pistonlara piston koluyla bağlanır.
ANAYATAKLAR

Krank anayataklar sayesinde bloğun içinde ki yerine oturur. Silindir sayısından bir fazla anayatak olmalıdır. Anayataklar krankın duruşunu destekledikleri gibi ileri-geri hareketinide "gezici ay"lar sayesinde kontrol eder.
PİSTON KOLLARI

Piston kolları pistonları kranka bağlar. Üst kısmında psiton piminin geçmesi için bir delik vardır alt kısım (büyük olan) ise kranka bağlanır. Genelde Çelik döküm veya aluminyumdan imal edilmiştirler.
KOL YATAKLAR

Piston kollarının alt (kranka bağlanan) kısımları içinde krankla piston kolunun arasında bir tür rulman vazifesi görürler.
YAĞ POMPASI

Yağ pompası basınçlandırılmış yağı motorun çeşitli kısımlarına gönderir. Dişli ve dönen pompalar en çok bilinen örnekleridir. Dişli pompa, egzantrik mili tarafından yönetilen iki dişliden oluşur. Dişliler aynı ölçüde ve yağ pompasına sıkıca geçmiş halde bulunurlar. Dönen pompalar ise egzantrik mili tarafından çalıştırılar.
PİSTON HAREKETİ

Pistonlar aynı bisiklet pedalını çeviren bacaklar gibidirler. Bacaklarınızı piston gibi düşünün, pedalların üzerinde aşağı yukarı gider gelirler. Pedallar ise piston kolları gibidirler, bacaklarınıza "bağlanmıştır". Pedallar ise tekerleri döndüren bisiklet krankına bağlıdırlar. Otomobilin bulunmasında bisikletin rolü çok büyük olmuştur, hatta Henry Ford'un ilk otomobilini "Quadrisiklet" (dört tekerlekli bisiklet) diye adlandırmışlardır.
SİLİNDİR

Silindir, bloğun içinde pistonu içine alan yuvarlak deliktir. Hava yada su soğutmalı bütün otomobil motorları, iki veya dört zamanlı olması farketmeden, birden fazla silindire sahiptir. Bu çok sayıdaki silindir V tipi motorlar haricinde düz olarak sıralanmıştır. Özel amaçlı, örneğin havacılıkta kullanılan motorlar ise başka şekillerde sıralanmış olabilir. Dört silindirli ilk otomobil 1907 model Buick olmuştur.
YAĞ CONTALARI - KEÇELERİ

Yağ contaları kauçuk ve metal karışımlı maddelerdir. Genelde şaftların uç kısımlarında olurlar. Motor, şanzıman yağlarıi direksiyon hidroliklerinin sızmasını önlerler. Şaftların etrafında sıkıca durup sızıntıya meydan vermedikleri gibi esnek olarakda tasarlanmışlardır. Yağ keçeleri sızıntıların ana sebepleridir ve çok ucuz bir fiyata değiştirilir. Ama bazı keçeleri değiştirmek çok güç olabilir, bunun sonucunda işçilik ücretleri daha farklıdır.
YAĞ KONTROL ÇUBUĞU

Yağ kontrol çubuğu, motor yağı seviyesini kontrola yarayan metal bir çubuktur. Yağ çubuğu kartere kadar uzanan bir borunun içindedir. Çekip üzerindeki işaretlerden yağın ne kadar eksik olduğunu görebilirsiniz, Eğer yerine takmayı unutursanız, yağ çubuğu borusundan içerdeki yağın bir kısmı dışarı atılabilir.
YAĞ FİLTRESİ

Yağ filtresi motorun yağlama sistemine bağlı olup kir ve aşındırıcı maddeleri motor yağından ayırır. Ama motor yağını sulandıran benzin veya asitler gibi şeyleri ayırma özelliği yoktur.

Modern otomobiller "atom tipi" filtreler kullanır. Bu filtrelerde tüm motor yağı yataklara gelmeden filtrelenir. Eğer filtre tıkanırsa, bypass supabı yatakların yağlanmasını sağlar. En yaygın bir diğer örnekte "eleman tipi" filtrelerdir.
YAĞ KANALLARI

Motorun içerisinde yağı hareketli parçalara iletmek için çeşitli kanallar vardır. Bu kanallar yağı her yere aynı basınçla iletmek üzere tasarlanmıştır. Eğer kanallar tıkalıysa etkilenen parçalar kilitlenir. Öncelikle yağsız kalan parçalar sonrada tüm motor bundan hasar görür.

Yağ kanalları motorun bağlantı elemanları arasına matkapla akıllıca oyulmuşlardır. Bu sayede pistonlar gibi çok hareketli parçalara yeterli yağlanma sağlanmıştır. Yağ pompasından başlayarak sistemin bütün ana parçalarında kanallar vardır. Piston ve kollarında ise kanallar tasarımları gereği krank ve kollar bir hizaya geldiğinde delikler açılır ve yağlama yapılır.
YAĞ KARTERİ

Krankın altında motorun can suyu olan yağı taşıyan "karter" bulunur. Genelde ince çelikten yapılan bu parça krankın etrafından akan yağları toplar. En derin bölmesinde ise yağ pompası bulunur. En alt noktasında ise yağ süzme deliği vardır. Motor yağı değiştirilirken bu delikten dışarı süzdürülür. Delik ve deliğin tapası mıknatıslı olup, yağın içindeki küçük metal parçalarını toplamaya yarar.

ÖNEMLİ: Aracınızın yağı değişirken servisler yağı ya süzdürüp dışarı alırlar yada son zamanlarda yaygınlaşan emiş yapan vakumlu sistemlerle yağ çubuğu deliğinden içeri bir hortum salarak vakumla yağı emdirip boşaltırlar. Bizce en iyisi "karter tapasını" açarak süzdürmedir. Çünkü vakum yoluyla emdirirken karter tapası civarında bulunabilecek metal parçalarının motorun içinde kalma riski vardır. Uzun zamanda biriken metal parçalar süzdürülmezse motor parçalarında, kanallarında tıkanmaya sebep olabilir. Bunun sonucu motorun bazı parçaları yağsız kalıp, kilitlenmelere, önemli motor arızalarına sebep olabilir
__________________

SUPAP FİNCANI (KADEHİ)
Supap fincanı supaplarla egzantrik milinin bağlantısını sağlar. Milin yukarı itmesi ile supaplar açılır.

Motor yağı fincan gövdesine basınçla gelir. İç pistonun dibindeki küçük delikten pistonun altına geçer. Yağ itici çubuğa gelinceye kadar pistonu iter. Egzantrik mili supab fincanını kaldırınca basınç iç pistona uygulanmış olur, bu pistonda yağı küçük delikten içeri itmeye çalışır, fakat küçük bir engelleyici supap buna izin vermez.

ÜST KAPAK
Üst kapak silindir kapağının üzerini örter. Silindir kapağının üzerinde supap yayları, kollar, supap kaldırıcılar, itici çubuklar ve OHC motorlarda egzantrik mili bulunur. Üst kapak supap ayarı için sökülebilir. İçinde belli bir basınçla yağ dolaştığı için üst kapak yağ sızdırmazlığı için önlem alınmalıdır çinkiü motordaki yağ kaçaklarının çoğu üst kapak kaynaklıdır.

Eski arabalarda üst kapak zamanla vidaların kuvvetli sıkılmasıyla eğrilmiş olabilir. Bunun sebebi çok ince sactan yapılmış olmasıdır.

Kontrol için üst kapak sökülür conta çıktıktan sonra tekrar silindir kapağının üzerine koyup bakılır. Kapak düz oturuyorsa sorun yoktur. Döküm kapaklarda eğrilme varsa atılmalıdır, sactan yapılmış kapaklar tekrar düzeltilebilir.

Üst kapak contasının sıkıştırılmış bir görünümü varsa, bu bazı noktalarda sızdırmazlık görevini görmediği anlamına gelir. Sonucunda motorun yanlarından akan yağlar kötü bir görünüm ortaya koyar. Kimi üst kapaklara üzerlerinde başka parçalar olduğu için erişim güçtür.

Bazı kronikleşmiş sızıntılar iki tane üst kapak contasının yapıştırılıp yerine monte edilmesiyle giderilebilir.

SUPAP PORT'U
Supap portları silindir kapağındaki deliklerdir. Emme portlarından yakıt karışımını alırlar egzos portlarıda egsozu dışarı atar.

SUPAPLAR
Supapların görevi Supap Portlarını açıp kapamaktır. Eğer protlar hep açık kalırsa yanma odasında patlayan yakıt portlar yoluyla çıkar. Patlama pistonu aşağı itebilmek için hep yanma odasında tutlmalıdır. Supaplar doğru zamanda açılıp kapanmak üzere ayarlanmıştır. Biri yakıt ve hava karışımını içeri alır (emme supap) ve kapanır. Yakıt patlayıp pistonu aşağı ittikten sonra diğer supap egsozu dışarı atar.

SUPAP KAYITLARI
Supaplar supap gövdesi tarafından dik tutulurlar. Supap gövdesi, supabın uzun ve düz olan tarafıdır, aynı çiçeğin gövdesi gibi. Silindir kapağında supap gövdeleri için delikler bulunur. Yıpranmış supap kayıtları yanma odasına yağ girmesine sebep olur ve sonucunda aracın egsozundan mavi duman çıkar.

SUPAP YAYLARI
Supap yayları, supaplar egzantrik tarafından açılana kadar pozisyonlarını sıkıca korusunlar diye kullanılırlar. Egzantrik döndükten sonra (basınçı serbest bırakır) yaylarda supapları kapar.

SUPAP LASTİKLERİ
Supap lastikleri supap gövdesinin sonuna doğru bulunur. Görevi fazla yağın supap kayıtları ile supap gövdesi arasına girmesini engellemektir.

EGZANTRİK MİLİ (CAMSHAFT)
Egzantrik mili (camshaft), egzantrik zinciri veya triger kayış tarafından hareketlendirilen ve üzerinde tümsekleri bulunan bir şafttır. Direk veya bazı parçalar ile emme (yakıt) ve egsoz supaplarını açıp kapamaya yarar.

SUPAP İTİCİLERi
İticiler egzantrik milindeki kuvveti supaplara iletmeye yarar. İticiler bulundukları pozisyondan aldıkları kuvveti supap gövdesinin açılma hareketi için kullanır.

PİYANOLAR
Piyanolar iticideki kuvveti supaplara iletir.


SOĞUTMA SİSTEMİ GENEL
Motorun soğutma sisteminin amacı motordaki fazla ısıyı giderip, motoru en verimli ısıya en kısa zamanda yükseltip o ısıda kalmasını sağlamaktır. İdeal olanı çalışma şartları ne olursa olsun soğutma sistemi motoru en verimli ısıda çalıştırmalıdır.

Yakıt motorda yandıkça yakıttaki enerjinin 1/3 ü kuvvete çevrilir. 1/3 ü ise hiç kullanılmadan egsozdan gider ve geri kalan 1/3 ise ısı enerjisine dönüşür.

İçten yanmalı motorlarda herhangi bir tür soğutma sistemi mutlaka gereklidir. Hiç bir soğutma sistemi bulunmazsa yanan yakıttan açığa çıkan ısıdan parçalar erir ve pistonlar silindirlerin içinde hareket edemeyecek kadar genişler.

Su soğutmalı bir motorun soğutma sistemi: motorun su kanalları, termostat, su pompası, radyatör ve kapağı, elektrikli veya kayışlı fan, hortumlar, kalorifer radyatörü ve genleşme kavanozundan oluşur.

Yakıt yakan motorlar büyük miktarda ısıyı açığa çıkarırlar; açığa çıkan ısı 1500 dereceyi bulabilir. Fakat normal çalışma ısısı 600 derece civarındadır.

Egsoz sistemi ısının çoğunu alır, fakat motorun silindir duvarları, pistonları, ve silindir kapağı gibi parçalar da büyük miktarda ısıyı absorbe eder. Eğer motorun bir kısmı çok ısınırsa yağ tabakasının koruma kabiliyeti kalmaz, yağsızlık da motora büyük hasar verebilir.

Diğer taraftan, eğer motor düşük hararette çalışırsa hiç verimli olmaz, yağ kirlenir, tortular oluşur, yakıt sarfiyatı artar--egsoz emisyonlarından bahsetmiyoruz bile!.. Bundan dolayı motor ısınana kadar soğutma sistemi devreye girmeyecek şekilde tasarlanmıştır.

Soğutma sistemleri su ve hava soğutmalı olmak üzere ikiye ayrılır. Bir çok otomobil motorları su soğutmalıdır; hava soğutması daha çok uçaklarda, motorsikletlerde ve çim biçme makinlarında kullanılır.

Su soğutmalı motorlarda su veya soğutucu sıvı (antifriz) motor bloğu ve silindir kapağındaki kanallardan dolaşır. Antifriz motor parçalarıyla dolaylı biçimde temas eder. Parçaların içinden geçerken ortaya çıkan ısıyı absorbe eder ve radyotörün içinden geçerek antifrizi tekrar soğutur. Sonra aynı yolu tekrar dolaşır. Bu işlem motor çalıştığı müddetçe devam eder.

Soğutma sisteminin basıncı ölçülerek hafif kaçaklar varmı anlaşılır, Varsa mevcut kaçaklar bulunduktan sonra büyük bir probleme sebep olmadan giderilir.

KALORİFER RADYATÖRÜ
Kalorifer radyatörü aracın için ısıtmada kullanılır. Kalorifer radyatörü torpidonun içinde bulunur, ısınmış antifrizin bir kısmı bu radyatörden geçirilir. Hemen arkasında bulunan küçük elektrik fanı çalıştırılınca aracın içi ısıtılmış olur.
__________________

RADYATÖR
Radyatör, motordan alınan ısıyı dağıtan, yokeden aygıta verilen isimdir. Azami miktarda suyu kanallarında tutup, atmosferle büyük bir alanını temas ettirerek soğutma işlemini gerçekleştirir. Su taşıyan kanallardan oluşan petekleri ve suyun girişini sağlayan üst kazan ve motora tekrar geri gönderen alt kazandan meydana gelir. Kimi radyatör ise yandan kazanlıdır.

Çalışma sırasında motordaki su üst kazana gelir ve kanallara üstten dağılırlar. Su kanallardan aşağıya akarken ısısını gelen hava akımı sayesinde kaybeder.

Er yada geç günün birinde aşırı ısınmış bir radyatörle karşı karşıya kalacaksınız. Suyu eksilmiş radyatöre su eklerken GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMALISINIZ YOKSA CİDDİ YANIK TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA KALIRSINIZ. Aşağıda su kaynatmış radyatörle uğraşırken almanız gereken tedbirler.
  • Klimayı kapatınız, eğer aracınız ciddi biçimde su kaynatmamışsa bu motorun ısısını düşürecektir. Klimanın buharlaştırıcısı hemen radyatörün önünde bulunur ve motora giden havayı ısıtır. İçeri giren hava ısındıkça radyatörde etkisini kaybeder.
  • Aracın kaloriferini açınız. Bu sizi rahatsız etsede ısı fazlasının havaya transferini sağlar. (eğer motor hararet yaparsa çıkacak tamirat masrafları cüzdanınızı da hararet yaptıracaktır.)
  • Eğer trafik tıkanmışsa, aracınızı sağa çekin ve durdurun. Eğer hareket etmiyorsanız çok az soğuk hava radyatöre gelir. Kaputu açıp mootorun soğumasını sağlayın. Bu biraz zaman alır, onun için sabırlı olun. Zamanın geçmesini beklerken gidip biraz su arayın.
  • Genleşme kavanozunu (rezerv depoyu) kontrol ediniz. Eğer boşsa radyatörün su seviyesi düşük demektir.
  • Üst radyatör hortumuna bir bez sarıp sıkarak sistemin basıncını ölçünüz. Eğer hala basınç var (sıcak ise) kolayca sıkılmaz. Kolayca sıkılana kadar (basınç düşene kadar) bekleyin.
  • Radyatör kapağının üzerine büyükçe bir bez örtünüz ve DİKKATLİCE basıncı düşürün. TEHLİKE: KAYNAMIŞ SU VEYA ANTİFRİZ CİDDİ YANIKLARA SEBEP OLABİLİR. EĞER ŞÜPHENİZ VAR İSE MOTOR TAMAMEN SOĞUYANA KADAR BEKLEYİNİZ.
  • Eğer antifriz seviyesi düşükse, motoru çalıştırın ve yavaşça doldurana kadar antifriz veya su ilave edin. MOTOR ÇALIŞIR VAZİYETTE OLMALIDIR. SICAK MOTORA SU VEYA ANTİFRİZ İLAVE ETMEK BLOĞU ÇATLATABİLİR. Motor çalışırken su hareket etmeye devam eder ve bu tür bir tehlike ihtimalini ortadan kaldırır.
SU POMPASI (DEVİRDAİM POMPASI)

Su pompaları değişik tasrımlarda gelir. Fakat bir çoğu dönen bir parça ile suyu motor bloğuna gitmeye zorlar. Bir çok arkadan itmeli arabalarda fan su pompasının şaftının ucuna bağlıdır. Birçok su pompasında yaylı bir keçe pompa şaftının etrafından su sızmasını önlemek üzere konulmuştur.

Su pompaları verimli olmaları için hızlı dönmelidir fakat aşınmış veya gevşek V kayışları kaymaya sebep verir, buda su pompasının verimini düşürür.

GENLEŞME KAVANOZU (TAŞMA KABI)

Birçok soğutma sistemi radyatörün taşma horutmuna bağlı plastik taşma kabı yada genleşme kavanozu kullanır. Soğutucu sıvının genleşmesi durumunda bu depo ekstra bir yer sağlamış olur, bundan dolayı genleşme kavanozuda denir.

Motor ısındıkça içindeki soğutucu sıvı genişler, genleşir. Eğer "genleşme kavanozu" olmasa, soğutucu sıvı taşma hortumundan dışarı taşıp ziyan olacaktır. Ama ziyan yerine bu sefer genleşme kavanozuna dolar.

Soğutma sisteminde motor soğuyunca bir vakum yaratıldığından bu vakum genleşme kavanozuna taşmış olan sıvının tekrar sistem içine emilmesine olanak sağlar. Bu tamamıyle kapalı bir sistem olduğundan soğutucu sıvı genleşme kavanozu ve sistem arasında genleşme ve büzülme ile gider gelir. Bu durumda sistem doğru çalışıyorsa hiç bir su kaybı olmaz.

Genleşme kavanozunun bir diğer özelliği hava kabarcıklarını sistemden yoketmektir. Hava kabarcıkları bulunan bir soğutucu sıvı bulunmayana göre daha düşük verim sağlar.

Genleşme kavanozunun avantajı radyatörün devamlı olarak dolu olmasını sağlamasıdır.

RADYATÖR KAPAĞI Radyatör kapağı radyatörünüz için bir kapak olmaktan öteye bir parçadır. Sistemin içindeki suyu basınç altında tutarak motorun soğumasını sağlar.

Radyatör kapağını bu kadar özel yapan şey, radyatördeki soğutucu sıvıyı önceden kararlaştırılmış bir basınçta tutmasıdır. Eğer sıvı basınça altında tutulmazsa kaynar ve kısa zamanda motorun içinde soğutma görevi yapacak sıvı kalmazdı. Radyatör kapağı gerekli basıncı sağlayarak kaynamayı durdurur. Normalde su 100 derecede kaynar fakat basınç arttırılırsa kaynama derecesi arttırılmış olur. Kaynama noktası basınçla birlikte arttığından sistemin içindeki sıvı 100 dereceyi geçse bile kaynamaz.

Soğutma sistemindeki aşırı basıncı gidermek için radyatör kapağının basıncı boşaltacak bir valfi vardır.

ÖNEMİ NOT: Bir çok radyatör kapağı açılmayı gerektirmez. Sisteme gereken su ilavesi "genleşme kavanozundan" yapılmalıdır. HİÇBİR ZAMAN SICAK BİR MOTORUN RADYATÖR KAPAĞINI AÇMAYINIZ. KAPAĞI AÇARKEN İÇİNDEKİ SICAK VE BASINÇ ALTINDAKİ SIVI DIŞARI PÜSKÜRÜP CİDDİ YANIKLARA SEBEP OLABİLİR.

FANLAR

Yeterince hızlı gidiyorsanız aracın ön ızgarasından geçen hava akımı radyatör peteklerinden geçerek soğutma işlemini yapar. Eğer yeterince hızlı gitmiyorsanız o zaman fanlar devreye girip havayı emerler.

Düşük hızla giderken veya rölantide çalışırken fanlar soğutmayı sağlar. Genelde su pompası şaftı üzerine monte edilmiş fanlara hareketi V kayışları verir. Ayrıca bağımsız bir ünite olarak da takılabilirler. Bağımsız fanlar elektrikle çalıştırılırlar.


__________________
DİFRANSİYEL
Difransiyel her iki aks ile aynı zamanda çalışan parçaya denir. Fakat değişik hızla dönmelerini sağladığı için araçların dönmelerini kolaylaştırır. Bir otomobil dönüş yaparken dıştaki teker deönecekleri mesafenin uzunluğundan dolayı içerdekine göre daha hızlı döner. Difransiyel her iki tekerin arasında yer alır ve yarım bir dişli şaft ile tekerlere bağlanır. Dört tekerden çekişli (4x4) arazi araçların ise her çift teker için ayrı ayrı iki tane difransiyelleri vardır.)

DİFRANSİYEL YAĞLARI

Difransiyeli yağlamak için özel difransiyel yağları kullanılmalıdır. Özel "Hypoid" tipi yağlar genel olarak önerilir. Yağ yuvarlak dişli tarafından içerde dolaştırılır. Difransiyel kovanının altında yağı boşaltmak için bir tapa bulunur. Gene aynı şekilde üst kısmına doğru bulunan yağ ekleme tapasından ilave yağ konulabilir. Kovan bu doldurma tapasından taşacak şekilde doldurulmamalıdır.

ŞAFT

Şaft, şanzımanı difransiyele bağlayan elemana verilen addır. Yolların hepsi düzgün olmadığından ve şanzımanında sabit olması gerektiğinden şaft gerekli esnemeyi sağlayacak kadar esnek olmalıdır. Sürüş açısı değiştiğinde Universal mafsallar şaftın esnek olmasını sağlar.

Ağır gelmemeleri için şaftların içi boştur. Özel kaliteli çelikten mamul şaft borusundan yapıldıkları içinde epeyi sağlam olurlar. Sarsılmayı engellemek için düzgün ve balansı alınmış olmalıdır. Genelde motorun dönme hızıyla döndüklerinden hafif bükülmüş yada balanslı olurlarsa aracınızda ciddi hasara sebep verebilirler. Eğer "mafsallar"da yıpranmışsa gene ciddi hasar söz konusu olabilir.

UNİVERSAL MAFSALLAR

Universal Mafsal şaftı şanzımana ve difransiyele bağlayan parçaya verilen isimdir. Bir şaftın her iki ucunda birer tane bulunmak zorundadır. Eğer şaft iki parçadan oluşuyorsa üç tane universal mafsal gerekir. Mafsallar yolun yüzeyindeki değişiklikleri hissettirmeyecek ölçüde esnek olmalıdır. Şaft dışında daha küçük mafsallar direksiyon sistemlerinde kullanılır.

İki tip universal mafsal vardır, en yaygın kullanılanı ıstavroz (haç) şeklinde olandır.

SABİT HIZ (CV) MAFSALLAR

Önden çekişli araçlar sadece aşağı ve yukarı çalışan ve direksiyon kabiliyeti olan mafsallar isterler. Dönüş açıları standart mafsala göre daha değişik bir tasarım gerektirir.

CV mafsallar tork (dönme momenti)ni büyük açılarda daha etkili biçimde aktarabilirler. Kuvveti çok yumuşak biçimde iletirler. Dört ana parçadan oluşurlar: 1. Dış kısım, içinde oluklar açılmıştır, 2. Bilyalar, genelde "yuvanın" içinde bulunur, 3. İç top, bilyaların çalışabilmesi için dış yüzeyinde oluklar bulunur, 4. kauçuk körük, parçaları kir ve nemden korumak için muhafaza elemanı olarak kullanılır.

ÖNEMLİ

CV mafsalın bozulmasındaki en büyük etken "kauçuk aks körüğünün" yırtılıp dışardan içeri giren su ve tozun ufalanıp koruyucu yağa karışarak aşınmaya sebep olmasıdır. Bunun sonucunda sağa veya sola dönüşlerde zamanla gittikçe artan bir tıkırdama sesi sizi uyarmaya başlar ve aksların değişmesini gerektirir. Bu son derece masraflı tamir/parça yenileme işinden sakınmak için aracınızın yağını her değiştirdiğinizde aks körüklerinizi mutlaka kontrol ettirin. Çatlak körükleri, CV mafsalın içindeki koruyucu yağ tamamen boşalmadan değiştirirseniz masraflı tamiratlardan korunmuş olursunuz.

UNUTMAYIN, son model araçların hemen hemen tamamı önden çekişli ve CV tip mafsal kullanmaktadır.


EMİSYON TESTLERİ
Son yıllarda çevre bilinciyle emisyon kontrolları yapılıp sonucunda devlete "egzos pulu" dediğimiz yeni bir kazanç kaynağı oluşmuştur. Bu kontrolların, üzülerek belirteyim, pek ciddi olarak yapılmadığı yolda simsiyah duman atarak giden bir çok kamyon ve otobüsten anlaşılmaktadır. Ama biz genede herşeyin olması gerektiği gibi olduğu varsayımı ile yazımıza devam edelim.

Bu emisyon kontrollerini geçebilmek için arabamızın bakımını itina ile yaptırmalı ve yapılan işleri takip etmeliyiz. Özellikle ateşleme sistemini ve karbüratörü ilgilendiren bütün hava ayarları, rölanti ayarları ve ilgili diğer ayarlar çok düzgün olmalıdır.

EMİSYON KONTROL SİSTEMİ

Emisyon kontrol sisteminin amacı aracınızdan çıkan egsozun kontrolu ve çıkan zaralı gazları zararsız hale getirmektir. Problem olan gazların bazıları:
  • Hidrokarbonlar
  • Karbon monoksit
  • Karbon dioksit
  • Nitrojen oksitler
  • Kükürt dioksit
  • Fosfor
  • Kurşun ve diğer metaller
Bu maddelerin kontroluna yardımcı olmak için yakıtlarda da değişime gidilmektedir. Ayrıca son imal edilen araçlar yalnızca bu tür yakıtları kullanabilmektedir.

Biraz da iyi haber: Bu tür önlemler atmosfere salınan karbon monoksit ve hidrokarbon oranını %96 oranında azaltmıştır (tabii bu oranın Türkiye için geçerliliği egsoz muayenelerinin güvenilirliğiyle doğru orantılıdır.

ARKA SUSTURUCU ve ORTA SUSTURUCU

Egsoz gazları motoru çok büyük bir basınçla terkederler. Eğer bu gazlar motoru direk terketseydi anormal gürültü çıkardı. Bundan dolayı egsoz manifoldu gazları içinde metal borular ve plakalar ile birlikte bazı izolasyon maddelerinin bulunduğu susturucuya gönderir. Susturucudan geçerken gazların basıncı azaltılır ve sessizce dışarı atılmaları sağlanır.

Susturucu metalden yapılmış olup (yeni araçlarda) katalitik konverter ile arka boru arasında bulunurlar. Orta ve arka olmak üzere genelde araçlarda iki tane susturucu bulunur.

Şimdi diyeceksinizki bazı araçlarda susturucu olsada gürültü çıkarıyor, neden? Genelde susturucular adları gibi sesi azaltma vazifesi görselerde, bazı susturucular özel tasarlanmış olup gazı metale sarılmış delikli bir borudan geçirip direk dışarı atmakta, sonucunda basınç azalsada biraz gürültü çıkar.

Susturucular egsoz supaplarının açılıp kapanması sırasında çıkan sesi boğarlar. Supap açılınca egsoz borusuna yanmış gazı yüksek basınçla atar. Bu tip bir hareket gazın kendinde hızlı giden ses dalgaları yaratır (neredeyse 2000 km hız), işte susturucu bunu sessiz hale getirmekle görevlidir. Bunu ses dalgası enerjisini ısıya çevirerek yapar. Susturucunun içindeki delikli bölme ve plakalara değen ses dalgaları enerjilerini kaybeder.

KATALİTİK KONVERTER

Motorunuz yakıtı yakarken çevreye çok zararlı gazlar üretir. Bu zararlı gazların çevreye dağılmasını önlemek için egsoz hattına bağlanan "katalitik konverter"ler yapılmıştır. İçerinde "katalizör" denilen kimyevi maddeler bulunur. Katalizör kendisi etkilenmeden diğer kimyevi maddeler arasında reaksiyonlar yaratır. Katalitik konverterlarda ise içlerindeki katalizör vazifesi gören kimyevi maddeler egsozdaki zehirli maddeler arasında reaksiyon başlatıp, zararlı gazlardan zararsız gazlara dönüşmelerini sağlar.

Çalışma sistemine gelince, zararlı gazlar bir tür çelik kutu görünümündeki katalitik konvertere girerler, içinde aluminyum oksit, platin ve rodyum vardır. Bu kimyevi maddeler karbon monoksit ve hidrokarbonları su buharına ve karbondiokside dönüştürür.

Katalitik konverteri olan araçlarda kurşunsuz benzin kullanmamızın sebebi, benzindeki kurşun konverterdeki kimyevi maddeleri kaplar ve fonksiyonlarını görmelerini engeller.

EGR SUPABI

EGR (egsoz gazı dolaşım) supabı egsoz gazının bir kısmını yanma ısısını düşürmek üzere silindirlere geri göndermeye yarar. Neden bunu isteriz?

Yanma ısısı 1500 dereceyi geçince zehirleyici gazlar oluşur. Bu derecelerde havadaki nitrojen oksijenle birleşip nitroksitleri oluşturur. Bilirsiniz tek tek mükemmel olupta bir araya gelince yaramazlık yapan çocuklar olur ya, sevgili arkadaşımız güneşte aynen böyledir. Güneşli havalarda egsozdan çıkan nitro oksitler havadaki hidro karbonla birleşip dumanı oluşturur. İşte EGR supabı burada imdada yetişir.

Çıkan egsoz gazının bir kısmını emme manifoldundan silindirlere vererek yanma ısısını düşürür. Düşük yanma ısısıda üretilen nitro oksit miktarını azaltır. Sonucunda daha az miktarda egsoz ile dışarı atılmış olur.

PCV SUPABI

Yanma sonucunda çoğu paslandırıcı özelliğe bir takım gazlar ve buharlar oluşur. Bu gazların bazıları segmanlarıda geçerek krankın çalıştığı bölüme gider. Eğer kendi hallerinde krank bölümünde bırakırsanız paslanma, çürüme ve tortu gibi birçok olumsuzluğa sebep olurlar. Bunun için oradan atılmaları gerekir. Eskiden bir boru ile direk atmosfere atılırdılar. 1960'larda hava kirliliği problemi ile karşılaşınca PCV (Positive Crankcase Ventilation = Krank bölümü havalandırma) sistemi geliştirilmiştir.

PCV sistemi motor ve emme manifoldu arasında bir hortum vasıtası ile bu gazları çekip silindirlere geri verip normal yakıtla yanmasını sağlar. Tek problem bu gazların emme manifoldundan girerken gerekli hava-yakıt oranını bozmaları olur. Bununda çözümü PCV Supabı ile bulunmuştur.

HAVA POMPASI

Hava pompası sıkışmış havayı egsoz manifolduna-bazı durumlarda katalitik konvertere gönderir. Sıkışmış havadaki oksijen yanmamış hidrokarbonların (yakıt) epeyi bir kısmını yakar, böylece zehirli karbon monoksiti bildiğimiz iyi huylu karbon diokside çevirir.

EKSOZ MANİFOLDU

Döküm demirden yapılmış egsoz manifoldu egsoz gazlarını yanma odalarından egsoz borusuna aktarma işini görür. Egsozun rahat geçmesini sağlamak için yumuşak yuvarlak hatları vardır.

Egsoz manifoldu silindir kapağına sarı civatalarla bağlanmıştır, üzerinde birtakım hava kanalları olup, emme manifoldunun hemen altındadır.

MANİFOLD CONTALARI

Egsoz borusunu manifolda bağlayan çeşitli tipte contalar vardır.

Birisi düz yüzeyli contadır. Bir başka tip basıncı sağlamak için yayları kullanan top ve soketten oluşmuştur. Ayrıca örgülü, halka şeklinde bir tür amyantlı elyaf kullanılan bir tipde mevcuttur.

EGSOZ BAĞLANTI ELEMANLARI Egsozu aracın gövdesine tutturan ve gerekli esnekliği kauçuk halkalarla sağlayan, kelepçelerle susturucuları borulara bağlayan parçalardır.

KATALİSTLER

Katalitik konverterin içindeki materyaller aractan araca farklıdır.

Bazı katalitik konverterler "oksidasyon" katalisti kullanır, bu platin kaplanmış seramik boncukların hidrokarbon ve karbon monoksidi azaltmasında kullanılır. Katalitik reaksiyon sonucunda hidrokarbon ve ve karbon monoksit "yanarak" su buharı ve karbon dioksit oluşturur. Bu tip konverter oksijen ister ve gerekli oksijen silindir kapağına yada manifolda direk enjekte edilir.

Daha yeni konverterler iki kısımdan oluşur. Ön kısım "üç yollu" katalist olup çeşitli zehirleri yakar, hidrokarbonları azaltır. Etkili egsoz azaltımı için bu tip konverterler tam yakıt ve hava karışımına ihtiyaç duyarlar. Arka kısımları ise normal oksidasyon katalistleri olup hidrokarbon ve karbon monoksitleri dahada azaltırlar.

EGSOZ BORUSU

Egsoz borusu arabanızın altında gördüğünüz kıvrılmış borulardır. Genelde paslanmaz çelikten yapılırlar (susturucudaki ısınmanın sebep olabileceği pası önlemek için). Türkiye'de ise henüz DKP saçtan yapılmış borular kullanılmaktadır.

Bunun sonucunda ise yaklaşık her yıl aracımızın egsoz sisteminin bir parçasını değiştirmek zorunda kalıyoruz. Bu egsoz imalatının belli bir standartı olmamasından, her önüne gelenin egsoz imalatına soyunmasından kaynaklanmaktadır. En pahalı ve kaliteli olduğu söylenen yerli marka susturucu ve egsoz borularının bir yıldan fazla kullanımı çok ender raslanan bir şey olup, Kuzey bölgelerinde aşırı nem ve yağış dolayısı ile daha da kısa zamanda paslanıp iş göremez hale gelmektedir.

ÇİFT EGSOZ SİSTEMİ

Çift egsoz sisteminin avantajı daha serbest biçimde egsoz gazlarının atılması olup, daha düşük basınçla çalışma ortamı sağlanmasıdır. Motorun hava alma kabiliyeti arttığından motorun beygir gücünde göze çarpan bir artma sağlanabilir. Bu egsoz atımı sırasında daha fazla egsoz atılmasını sağladığından motorun içinde daha az egsoz gazı kalmakta ve bu sayede içeri gelecek olan hava-yakıt karışımının daha büyük bir miktarda içeri alınmasına (emilmesine) olanak sağlar
__________________
 

 
Bir aydının evladını iyi yetiştirmek isteyen bir babaya tavsiyeleri... ZAMAN ALACAK BİLİYORUM, FAKAT EĞER ÖĞRETEBİLİRSEN ONA, KAZANILAN BİR LİRANIN, BULUNAN BEŞ LİRADAN DAHA DEĞERLİ OLDUĞUNU ÖĞRET. KAYBETMEYİ ÖĞRENMESİNİ ÖĞRET ONA VE HEMDE KAZANMAKTAN NEŞ’E DUYMAYI. KISKANÇLIKTAN UZAKLARA YÖNELT ONU. EĞER YAPABİLİRSEN SESSİZ KAHKAHALARIN GİZEMİNİ ÖĞRET ONA. BIRAK ERKEN ÖĞRENSİN, ZORBALARIN GÖRÜNÜŞTE GALİP OLDUKLARINI. EĞER YAPABİLİRSEN, ONA KİTAPLARIN MUCİZELERİNİ ÖĞRET. FAKAT ONA SESSİZ ZAMANLAR DA TANI. GÖKYÜZÜNDEKİ KUŞLARIN, GÜNEŞİN ALTINDAKİ ARILARIN VE YEMYEŞİL YAMAÇTAKİ ÇİÇEKLERİN EBEDİ GİZEMİNİ DÜŞÜNEBİLECEĞİ. OKULDA HATA YAPMANIN, HİLE YAPMAKTAN ÇOK DAHA ONURLU OLDUĞUNU ÖĞRET ONA. ONA KENDİ FİKİRLERİNE İNANMASINI ÖĞRET. HERKES ONA YALNIŞ OLDUĞUNU SÖYLEDİĞİN DE DAHİ. TÜM İNSANLARI DİNLEMESİNİ ÖĞRET ONA, FAKAT TÜM SÖYLEDİKLERİNİ GERÇEĞİN ELEĞİNDE GEÇİRMESİNİ VE SADECE İYİ OLANLARI ALMASINI DA ÖĞRET.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol